28 Şubat 2010 Pazar

Anneden Babaya İlk Mektup

Aşkım Benim,
Dün bebeğimizin kalp atışlarını duydum ilk defa... Öyle hızlı atıyordu ki...Ama benim kalbim beki onunkinde bile hızlı atıyordu heyecandan.
Doktorumuz bundan sonra düşük ihtimalinin %10'dan daha düşük olduğunu söyledi. Bu biraz içimi rahatlattı.
Bebeğimizin baş popo boyu şu anda 2 mm. Dilan bebeğin adını 2mm'lik Fırat taktı. Daha çoook büyüyecek çok...
Zaten bir kerecik daha sensiz gideceğim, bir sonraki muayenede beraber olacağız :)
En yakın zamanda bebeğimizin ilk fotoğraflarını paylaşacağım.
Bu ara bebeğimize ilk hediyelerini İlkay Teyzesi almış, saç fırçamız, tarağımız ve bir biberonumuz hazır :)
Seni çok seviyorum, ailemizin reisi

25 Şubat 2010 Perşembe

Bebekten Babasına İlk Mektup

Sevgili Babacığım,
Bu sana ilk mektubum. Aslında daha önceden de sana yazmak istedim ama annem benim gerçekten var olduğuma bir türlü inanamadığı için yazamadım. Yazı bile yazabilen bebek hiç olmaz mı! Annem de boşu boşuna panikliyor işte… Bir kalp atışlarımı duysa içi rahat edecek ama yine de korkuyor
Bugün annemle ilk defa onun işi için hastaneye gittik. Benim geleceğim haberini aldığınızdan beri hiç gitmemiştik. Hastanede annem 3 tane teyzeye bundan sonra monitorizasyonlara iki kişi geleceğiz. CRA ve CRB olarak dedi. Teyzeler anlamadı tabi…Annem de ben ve Clinical Research Baby dedi. Teyzeler bu habere çok sevindiler. Zaten kim benim geleceğimi duysa seviniyor. Sanırım beni herkes çok sevecek…
Annem Begüm Abla’yı aradı. Begüm Abla bugün 2 yaşını doldurdu. (Acaba ben de bir gün o kadar büyük olabilecek miyim?) Begüm Ablaya “İyi ki doğdun Begüm!” dedi telefonda, Begüm Abla da babanesine “İyi ki doğdun Begüm diyo bana” dedi. Begüm Abla ne güzel konuşuyor. Ben daha konuşamıyorum ama en azından yazabiliyorum.
Sonra bugün annemin Ezgi Teyze diye bir arkadaşının bebeği doğdu. Adını Ada Bahar koymuşlar. Bu Ada Abla o kadar güzel bir bebekti ki, pembe beyaz.. annesi onu epidural normal doğumla doğurmuş. Bu konu annemin çok ilgisini çekti ama Ezgi Teyze çok yorgundur diye çok da ayrıntılı soramadı. Daha sonra gidip iyice soracağız.
Akşam da annemle derse gittik. Annem diyor ki ben daha şimdiden yüksek lisans derslerine gittiğim için 10 yaşıma gelmeden proseför olabilirmişim…Babacım, proseför ne demek?
Ders o kadar sıkıcıydı ki, keşke bazen böyle zamanlarda annemin karnından çıkıp babamın karnına geçebilsem diyorum. Sahi babacığım, oralar nasıl? Annem orada rahat olmadığın ve dahası bizim yanımızda olmadığın için çok üzülüyor, seni de çok çok özlüyor. Ben de seni çok özlüyorum… Bir gel de bir daha hiç ayrılmayalım olur mu?
Dersten bir çıktık ki, bizi aramışsın, 10 dakika ara ile kaçırmışız. Sonra kaç defa aradıysak da telefon meşguldü, annem çok üzülüyor sesini duyamayınca…Ama sonra benim vefalı babam aradı ve yat ictiması vakti gelene kadar konuştuk. Bu yat ictiması da neyin nesi babacığım?
Akşam dersten sonra annemle gidip balık yedik. Pazartesi levrek diye bir balığı yemiştik, bugün de çinekop yedik. Annem yavaş yavaş bana tüm balıkları öğretiyor. Ben de annemle senin gibi balığı çok seviyorum. Sen gel de bundan sonra üçümüz birlikte yiyelim balıkları. Sensiz annemin boğazından benim de kordonumdan geçmiyor.
Annem heyecanla bu cumartesiyi bekliyor. Cumartesi günü kalp atışlarımı duyabilir. Bir duysa içi biraz rahat edecek. Sen yokken kendini büyük sorumluluk altında hissediyor, çünkü ben ikinizin de bebeğinizim ve sizi çok seviyorum 